25 Ağustos 2017 Cuma

Nart Hikayeleri - Kuytsuk

Eskiden Nart köylerinin birinde, Kuytsuk adında ihtiyar bir adam ve karısı yaşarmış.
Kadın öyle kavgacıymış ki, onun sesini duyduklarında komşuları bile hemen sus pus olur, kaçacak delik ararlarmış. Kocasını da tir tir titretirmiş.Talihsiz ihtiyar, karısına karşılık vermekten korkar, yanında bir kelime söylemekten bile çekinirmiş. Dayak da yermiş karısından. Çoğu akşam ağzına bir lokma koymadan yatmak zorunda kalırmış.

Zaman geçmiş, Kuytsuk bu hayata dayanamaz olmuş ve karısını terk etmeye karar vermiş. Dağlar aşmış, sık ormanlar geçmiş, bir derin çukura erişmiş. Çukurun ağzı darmış ama aşağı doğru genişliyormuş. Öyle karanlık, öyle karanlıkmış ki dibini görmek mümkün değilmiş. Birden ihtiyarın aklına bir şey gelmiş. Sevinçle şöyle geçirmiş aklından:
- Eh, artık başımın belasından hepten kurtulurum.
Hiç zaman kaybetmeden evine dönmüş.

Biraz soluk alıp huysuz karısına şöyle demiş:
- Biliyor musun sevgili karıcığım bugün bir çukur buldum, ben böylesi ilginç bir şeyi ömrümde görmedim. Çukur derin mi derin, geniş mi geniş. Dibinde düşünemeyeceğin hazineler yatıyor. Neler yok ki orada? Dondum kaldım. Gözümü ayıramadım bir türlü. Ama ne yazık ki, aşağıya inmek için yanımda ip yoktu.
- Hay sersem, diye haykırmış yaşlı kadın. Neden hemen söylemedin bana bunu. Sen burada zaman yitirirken başkaları öğreniverirler hazineyi, bize de karşıdan bakmak düşer. Yarın sabah erkenden bir ip, bir de çuval alıp ormana gideriz.

Ortalık ağarırken çıkmışlar yola. Uzun bir ip, biraz da yolluk almışlar yanlarına. İhtiyar kadın kendilerinden önce biri gidip hazineyi bulur korkusuyla sürekli kocasını sıkıştırıyormuş. Çukura ulaştıklarında adam aşağıya sanki kendisi inecekmiş gibi ipi beline bağlamış. Kadın onu hızla bir kenara itmiş:
- Böyle önemli bir işi senin gibi bir aptala bırakır mıyım ben? İpi çabucak beline dolamış, öbür ucunu ihtiyar adama vermiş. Homurdana homurdana aşağıya inmiş. İhtiyar da bunu bekliyormuş zaten. Kadının aşağı inmesinden sonra ipi kuyuya atıp eve koşmuş. O kadar mutluymuş ki adam!

Aradan bir ay geçmemiş. Kuytsuk bir gün ormana avlanmaya gitmiş. İçler acısı bir inilti duymuş aniden. Sesin geldiği yöne yürüyüp çukura varmış.
Çukurun dibinde biri acı acı sızlanıyormuş:
- Vay, vay, vay öldürüyorlar beni. Dayanamıyorum artık, kimse yok mu beni kurtaracak? Kimse yok mu acıyan?
Kuytsuk'un yüreği pek merhametliymiş. Ne olur ne olmaz diye her zaman yanında taşıdığı uzun ipi çıkarmış, çukura sarkıtmış hemen ve seslenmiş:
- Sıkı tutun zavallı yaratık, şimdi çıkarırım seni!
Karanlıkta seçilmeyen canlı ipe sarılmış. Kuytsuk bu ağır yükü çekebilmek için bütün gücünü kullanmış.
İpin sonuna gelince dehşetinden donmuş kalmış. Ateş saçan gözleriyle bakınan koskocaman bir ejderha belirmiş çukurun ağzında.
Kuytsuk uzun zaman ağzını açıp bir şey söyleyememiş. Ejderha boylu boyunca toprağa uzanmış. Sıtmaya tutulmuş gibi tir tir titriyormuş. Gözyaşları dereler gibi akıyormuş.

Kuytsuk kendini toparlamış ve ejderhaya sormuş:
- Eee söyle bakalım. Kim korkuttu seni böyle? Neden böyle acı acı ağlarsın?
- Bu çukurda doğdum ben. Bu çukurda geçti ömrüm. Orayı bırakacağım aklımdan bile geçmezdi. Fakat günün birinde yaşlı bir kadın düştü içeri. O günden sonra hayatım zindan oldu. Öyle çok dövdü ki beni. Yarasız beresiz bir yer kalmadı vücudumda. Hele o kopasıca dili. Bir saniye durmadı. Sen yardıma gelmeseydin sonunda beni yutacaktı sanırım. İyiliğine karşılık dile benden ne dilersen. Ne istersen yaparım.
- Bir isteğim yok. Günün birinde olursa, arar bulurum seni.
Ejderhayı bile kaçırtan karısını “çukurdan çıkarmaya değmez” diye çekip gitmiş Kuytsuk.
Ejderha yuvası olan çukura bir daha dönmek istememiş. O günden sonra yeryüzünde yaşamaya başlamış. Dert olmuş insanların başına.
Bir zaman sonra ejderha Kuytsuk'un köyünden geçen bir ırmağa set çekmiş. İnsanlar susuzlukları bitmiş, hayvanlar telef olmaya başlamış. Bir kuyu kazılmış, ancak içinde hemen hemen hiç su yokmuş. Nartların yaşamı artık dayanılmaz hale gelince ejderhayla savaşmak için bir ordu çıkarmışlar. Ancak korkunç ejderha savaşçıların çoğunu öldürmüş. Köy hala susuzmuş. Kuytsuk “Bir gidip göreyim şu ejderhayı. Belki hallederim işi” demiş. Geçirmiş yayını omzuna, kılıcını alıp düşmüş yola...

Bir süre sonra ejderhanın bulunduğu yere gelmiş. Ejderha kendisini çaçaron kadının elinden kurtaran adamı hemen tanımış.
“Dile benden ne dilersen” dediğini hatırlamış bu Nart'a, isteğine uyarak suyu bırakmış. Nehir tekrar gürül gürül akarak insanlara, hayvanlara hayat ve neşe vermeye başlamış.
Ejderha nehir boyunca gitmiş, yakındaki başka bir kuyunun suyunu kesmiş. O yaz çok sıcak geçiyormuş. Hayvanlar, insanlar susuzluktan inim inim inliyormuş. Kızgın güneşin altında adeta sonları yaklaşmış. Kuytsuk'un haberi onların köyüne de gitmiş. En saygı değer yaşlılar Kuytsuk'a gidip yardım dilemişler. Acılarına dayanamamış Kuytsuk ve şöyle demiş:
- Ya sizi bu işkenceli ölümden kurtarırım ya da ben ölürüm.
İkinci defa ejderhanın yanına varmış. Nehrin yolunu açmasını istemiş ejderhadan.
Ejderha cevaplamış:
- Dileğini yerine getirip buradan gidiyorum ama şunu iyi bil ki üçüncü defa gelirsen istediğini yapmam. Üstelik yutarım seni! Çekilmez oldun artık.

Dertten kurtulan köy halkı Kuytsuk'u büyük bir saygı ile karşılamış, sonsuz bir sevinç içindeymişler. Kurtarıcının şerefine gece gündüz şenlikler yapılmış.
Ejderha ise biraz daha gitmiş nehir boyunca. Nehrin yatağına girip suyun yolunu kesmiş. Bu kez bir başka köy susuz kalmış. Nart ülkesinde Kuytsuk'un iki köyü ölümden kurtardığını işitmeyen kalmamışmış. Birçok kişi gelmiş Kuytsuk’a, yalvarmışlar:
- Ejderha bizim de suyumuzu kesti. İki haftadan beri bir yudum suyumuz yok, ölüyor çocuklarımız susuzluktan. Kadınların, ihtiyarların hali dayanılır gibi değil. Yardım et bize, kurtar bizi Kuytsuk, ölüp gideceğiz yoksa.
Kuytsuk kendi kendine “Ben tekrar ejderhaya gitsem de istediğimi yapmayacak. Üstelik yutacak beni. Ancak elimden bir şeyler gelmezse bütün köy yok olacak.” deyip ejderhayı ziyaret etmeye karar vermiş.
Ejderha nehir yatağına uzanmış, kimseye bir damla su bırakmıyormuş.
Taa uzaktan Kuytsuk 'u görmüş ve bağırmış:
- Yine mi buradasın? Üçüncü defa gelirsen istediğini yapmayacağımı ve üstelik seni yutacağımı söylememiş miydim sana?
- Yok, yok. Bu kez bir şey istemeye gelmedim. İki kez dilediğimi gerçekleştirdiğin için teşekkür etmek ve yaşlı kadının çukurdan çıktığını, seni aradığını söylemek için geldim. Bunu duyan ejderha dehşetinden öyle bir sıçramış ki, bulutlara girip sıra dağların ardına kaybolmuş. O günden sonra da Nart Ülkesi’nde bir daha görünmemiş.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder